Bu değişikliklerden kaydedilip değerlendirilerek jeolojik yönden açıklanmasına kuyu loglarının değerlendirilmesi denir. Kayaçların ölçülen fiziksel parametreleri yorumlanarak yeraltının su-petrol seviyeleri, bu maddelerin formasyondaki satürasyon dağılımları, akiferin kalınlığı, kil, şeyl, jips ve anhidrit bantları ve alterasyon bulunabilir. Yapılan çalışmanın amacına bağlı olarak iki değişik tür loglama yapılabilir:
1. Jeoteknik loglama,
2. Petrol_su sondajlarında yapılan loglamalar
1. JEOTEKNİK LOGLAMA
Kaya-Zemin etüdü çalışmalarında ve cevher aramaya yönelik çalışmalarda jeoteknik veri toplanmasında ve değerlendirilmesinde en yaygın şekilde kullanılan bir yöntemdir. Jeoteknik amaçlı çalışmalarda kaya malzemesine ve kaya kütlesine ait özelliklerin derinlikle değişimi hakkında veri elde edilmesi için jeoteknik sondajları yüzeyden itibaren sürekli karot alınarak yapılır ve elde edilen karotlar jeoteknik amaçlarla loglanır. Bu tür loglara “Jeoteknik Log” adı verilmektedir. Sondaj sırasında karotlar, birbirini izleyen, belirli bir uzunluğa sahip ve “İlerleme Aralığı” veya “Manevra Aralığı” adı verilen aralıklar boyunca alınır. Bu tür logların başlıca amaçları:
(a) Jeolojik birimlerin derinlikle değişimini göstermek,
(b) Kaya ve zemin türü birimlerin bazı mühendislik özelliklerini tanımlamak,
(c) Süreksizlik özelliklerini tayin etmek ve
(d) Yeraltısuyu ile ilgili verileri
kaydetmektir.
SONDAJ KAYITLARI
Sondaj logları (jeoteknik loglar) aşağıdaki bilgileri içermelidir
Sözleşmeyle ilgili bilgiler → İncelemeyi yapan, müşteri, lokasyon ve mühendisin adı
Sondajın lokasyonu→ No., kot, eğim
Sondaj ekipmanı→ Kule Ɵpi, muhafaza borusu, kuyu çapı
Sondajın başlama ve bitiş tarihleri
Jeoteknik veriler
Yeraltısuyuna ilişkin kayıtlar → YASS, su kaçakları vb.
Örnekler → Derinlik, çap, No., kullanılan örnekleyici
Arazi deneyleri → Deneyin derinliği, deneyin türü ve deney sonuçları
Sondajlarda ilerleme aralığı zemin koşulları ile kullanılan ekipmanın ve karotiyerin
uzunluğuna bağlı olarak değişir. Güç koşullarla karşılaşılmadığı takdirde, ilerleme aralığı
Türkiye’de genellikle 3 veya 3.05 m’dir. Karot veriminin düştüğü durumlarda daha kısa
aralıklarla ilerlenir.
Sondaj karotlarında jeoteknik amaçlarla,
(a) Toplam karot verimi
(b) Sağlam karot verimi
(c) Kaya Kalite Göstergesi (RQD)
(d) Eklem sıklığı
(e) Süreksizliklerin özellikleri
ölçülür veya tanımlanır.
(a) Eğimli süreksizlik yüzeyleri arasında RQD’nin ölçümü ve (b) dik ve dike yakın eğimli süreksizliklerin
RQD’ye dahil edilmesi (1 no.lu süreksizliğin boyu <10 15="" 2007="" 2="" ak="" al="" b="" bir="" boyu="" boyunca="" c="" cm="" dahil="" den="" dik="" edilir="" edilmezken="" i="" karotlar="" l="" larak="" lusay="" m="" n="" ndan="" nm="" nmas="" nmez="" no.lu="" olan="" olup="" ortas="" r="" reksizlik="" reksizlikle="" reksizlikler="" rqd="" s="" sondaj="" t="" ve="" ye="">10>
Jeoteknik amaçlı bir sondajın 15-19 metreleri arasından alınan karotların karot
sandığındaki görünümü aşağıda verilmiştir. Bu sandıkta 15-16 m’ler arasındaki
ilerlemeye ait TKV, SKV, RQD ve FF parametreleri örnek olarak aşağıdaki gibi
hesaplanmıştır.
JEOTEKNİK LOGLAMADA SÜREKSİZLİK ÖZELLİKLERİNİN ÖLÇÜLMESİ VE TANIMLANMASI
Jeoteknik loglamada sondaj karotlarında gözlenen süreksizliklerin aşağıdaki çizelgede belirtilen özellikleri ölçülür veya tanımlanır. Bu özelliklere ilişkin ölçüm ve tanımlamaların kalitesi, karot ve kaya yüzleği bazında aynı çizelgede karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Çizelge . Süreksizliklerin özellikleri ve bunların ölçüm ve tanımlama kalitesinin karot ve kaya yüzleği bazında karşılaştırılması (Hudson, 1989)
(a) Yönelim: Gonyometre adı verilen özel bir açı ölçer ile karottan açısı ölçülür. Sondaj dik ise süreksizliğin gerçek eğimini verir. Ancak yönlendirilmiş karot tekniği kullanılmadığı takdirde süreksizliğin eğim yönü belirlenemez .
(b) Aralık (S):
(c) Devamlılık: Sondajlar, enjeksiyon perdesi oluşturmak gibi bir amaçla çok yakın aralıklarla yapılmadıkça, devamlılığın sondaj karotlarından değerlendirilmesi mümkün değildir. Çok yakın sondajlarda süreksizliklerin dikkatli şekilde karşılaştırılması, devamlılık hakkında fikir verebilir. Bununla birlikte, tabakalanma, şistozite, dilinim ve fay düzlemleri yüksek devamlılığa sahip süreksizlikler olarak kabul edilir.
(d) Pürüzlülük: Büyük ölçekte pürüzlülük sondaj karotlarında incelenemez. Ancak tipik pürüzlülük profilleri ile karşılaştırma yapılabilir.
(e) Yüzey dayanımı: Süreksizlik yüzeyleri birbirleriyle uyumlu ise (çakışıyorsa), bu yüzeyler üzerinde Schmidt deneyi uygulaması iyi sonuç verir. Aksi halde, aradaki dolgu yıkanmış ve kuyuda kalmış olacağından, süreksizlik yüzeyinin dayanımı önem taşımaz.
(f) Açıklık: Eğer karotlarda gözlenen süreksizliklerin iki yüzeyi de birbiriyle uyumlu ise, süreksizlik çok sıkı (<0 .1="" a="" bir="" bunun="" d="" dolgu="" dolgulu="" ek="" ger="" her="" i="" ift="" in="" ise="" k="" kalaca="" kan="" karotiyer="" karotlarda="" kez="" kl="" konusu="" kullan="" kuyuda="" lmal="" mlanabilir.="" mm="" nbsp="" ndan="" nlenmesi="" o="" olarak="" olmayabilir.="" p="" pl="" r.="" reksizlik="" s="" sondaj="" t="" tan="" tayini="" u="" v="" veya="" y="" yla="" z="" zaman="">0>
(g) Dolgu: Yumuşak dolgu malzemesi yıkanabilir ve süreksizlik yüzeyinde sadece kil minerallerinin izi kalabilir.
(h) Sızıntı: Süreksizlik yüzeyleri boyunca demir oksitli sıvama gözleniyorsa, o derinlikteki kaya kütlesinin su tablasının üstünde yeraldığı düşünülebilir. (i) Set sayısı: Karot oryantasyonu (yönlü karot) gereklidir.
(j) Blok boyutu: Sondajlarda blok boyutunun kısa sürede ve pratik şekilde belirlenmesi için, tipik karot parçaları seçilip bunların ortalama boyları hesaplanır (±10 % sınırları içinde). Eğer, karotlar yönlü olarak alındı ise (eğimli kuyu gibi), blok boyutu indeksi (I b ) hesaplanabilir.
Petrol-su sondajlarında yapılan loglamalar
Kayaçların petrofiziksel parametrelerinin belirlenmesinin ve yorumunun petrol endüstrisindeki önemi çok büyüktür.
Günümüzde, üretilmekte olan petrol ve gazın hemen hemen tamamı, rezervuar kayaçların gözenekleri içinde toplanmış bulunmaktadır. Ancak, ticari olarak bilinmesi gereken, petrol rezervlerinin tahmini ve üretilebilir petrol miktarının bilinmesidir. Bu bilgilerin elde edilebilmesi için kayacın petrofiziksel parametrelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu amaçla, açık kuyu loglarından elde edebileceğimiz temel kalitatif ve kantitatif bilgileri şöyle sıralayabiliriz:
- Rezervuar varmıdır?
- Potansiyel olabilecek rezervuarın derinliği nedir?
- Litoloji nedir?
- Rezervuar kalınlığı nedir?
- Gözeneklilik ne kadardır?
- Rezervuarın yayılımı ne kadardır?
- Ne tür bir mayi içerir?
- Ne şekilde bir üretim yapılabilir?
Kuyu loglarından rezistivite, kondüktivite, self potansiyel, radyoaktivite, eğim, akustik,
hız gibi fiziksel değerler elde edilir. Bu fiziksel parametrelerden yararlanılarak
katmana ait şu bilgiler elde edilebilir:
- Katman suyunun rezistivite değeri,
- Rezistivite değeri,
- İletkenlik değeri,
- Self potansiyel değeri,
- Su doygunluğu,
- Petrol doygunluğu,
- Gözenekliliği,
- Geçirgenliği,
- Katman veya formasyon sınırları ve kalınlıkları,
- Petrol-su ve gaz dokanakları,
- Katman litolojisi,
- İstila (invasion) zonunun çapı,
- Sahanın jeolojik korelasyonu,
- Çatlakların tespiti,
- Kuyu çapındaki değişimler,
- Birimlerin çökelme koşulları ve ortamlarının yorumu.
Log yorumunda belirlenmesi gereken en önemli parametreler gözeneklilik (phi), su
doygunluğu (Sw) ve geçirgenliktir (k). Bunların ilk ikisi yerinde petrol, geçirgenlik ise
üretim oranının belirlenmesinde kullanılır.
Petrofizik parametrelerinden birçoğu doğrudan ölçümle elde edilemez. Genellikle
kayacın ölçülen fiziksel özelliğinden istenilen parametre hesaplanır. Örneğin
kayacın yoğunluğu veya sesin kayaç içindeki geçiş zamanlarından gözenekliliğin
bulunması gibi. Sondaj sırasında oluşan invazyon, çamur keki ve kuyu çapındaki
genişlemeler gibi faktörler kayaçta yapılan fiziksel ölçümleri etkiler.
İnvasyon: sondaj sırasında kuyudan gelişleri önlemek için çamurun hidrostatik
basıncı daima tabaka basıncından yüksek tutulur. Bu basınç farkı çamur filtresinin,
geçirgen tabakanın içine girmesine ve buradaki mayinin bir kısmının daha gerilere
doğru süpürülmesine neden olur. Bu olaya invasyon (süpürülme/istila) denir.
Log Yorumunun Temel Prensipleri
Gözeneklilik (Porozite)
Gözeneklilik, loglarla doğrudan ölçülerek elde edilen bir parametre değildir. Bu
amaçla kullanılan densite, sonik, neutron logları ile tabakanın farklı fiziksel
parametreleri ölçülür ve bunlar kullanılarak gözeneklilik değerleri bulunur.
Birimin çökelimi sırasında taneler arasında oluşan birincil gözenekliliğin yanı sıra
çökelim sonrası yer altı sularının ya da tektonik kuvvetlerin sonucu oluşan ikincil
gözeneklilikte vardır. Karotlarda yapılan gözeneklilik ölçümleri gözenekliliğin
bulunmasında diğer bir yöntem olmasına karşın sürekli bir gözeneklilik değeri elde
edilemez, ancak bir kıyaslama olması açısından yararlıdır.
Gözeneklilik logları ya tek başına ya da birlikte (sonik-densite, densite-nötron, soniknötron)
değerlendirilerek hem gözeneklilik hem de litolojinin belirlenmesinde kullanılır.
Rezistivite Bir kayacın rezistivitesi elektrik akımına gösterdiği dirençtir. Akım kayacın
gözeneklerinde bulunan tabaka suyu içinde erimiş olan tuzlar tarafından iletilir.
Dolayısıyla kayacın gözenekliliği arttıkça ya da katman tuzluluğu arttıkça rezistivitesi
düşer.
Geçirgenlik (Permeabilite) : Tabaka içinde sıvının iletilebilme özelliğidir. Kayaçların geçirgenlikleri sabittir. Bir
kayacın geçirgen olabilmesi için birbirleriyle irtibatlı gözeneklerinin olması, kapilerite
ve çatlaklar içermesi gerekir. Gözeneklilik ve geçirgenlik arasında kabaca bir ilişki
vardır. Gözeneklilik arttıkça geçirgenlikte artar. Gözeneklilik değeri % 25’i geçtikten
sonra bu kural değişmektedir.
Rezervuar Geometrisi :
Rezervuarın fiziksel şekli ve oryantasyonu onun üretilebilirliğini etkiler. Rezervuar
geniş, dar, kalın, ince ya da büyük veya küçük olabilir.
Sıcaklık ve Basınç : Sıcaklık ve basınç, pek çok şekilde hidrokarbon üretimini etkilemektedir. Rezervuar
kayaçlarda, petrol, gaz ve suyun vizkozite ve çözünürlülüğünü yine bu iki parametre
kontrol eder. Sonuç olarak, petrol/gaz çözünürlülüğü sıcaklık ve basınç değişimine
bağlı olarak farklılıklar gösterecektir. Basınç, sıcaklık ve hidrokarbon fazının
değişkenliği mevcut hidrokarbon oranına ve bunun spesifik tipine bağlıdır.
Doygunluk : Tabakanın doygunluğu, tabaka gözeneklerindeki sıvı hacmidir. Su doygunluğu,
tabaka suyu içeren gözenek hacmidir. Doygunluk S ile gösterilir. Petrol yada gaza
olan doygunluk gözeneklerindeki sıvı ile orantılıdır. Tabaka özelliği sunan
kayaçlardaki doygunluk % 100 olmalıdır. Petrol ve gaz içeren rezervuar kayaçtan bu
sıvıların tamamını almak mümkün değildir. Bir kısım HC hazne kayada kalır ki buna
rezidüal (residual) petrol doygunluğu denir.
LOG ÇEŞİTLERİ
Self Potansiyel (SP) Logu ve Özellikleri
SP logu tabaka suyu ile iletken sondaj çamuru ve şeylin etkileşimi sonucu
oluşan elektriksel potansiyeli ölçer. Bu log kuyu içindeki hareketli bir elektrotla
yüzeydeki sabit potansiyelli bir elektrotun elektriksel potansiyellerinin farkının derinliğe
göre kaydıdır. Bu logda ölçüm birimi mV (mili volt) olarak alınır. Özellikle kumlu ve killi
birimleri ayırt etmekte kullanılır.
Şeyller karşısında SP logu hemen hemen düz bir çizgi şeklindedir ve bu şeyl baz hattı
olarak tanımlanır. Geçirgen tabakalar karşısında SP logu bu baz hattından sağa (+)
veya sola (-) doğru sapar, kalın tabakalar karşısında bu sapma artık sabit bir değere
ulaşır ki bu değer kum hattı olarak tanımlanır. Eğer tabaka suyu tuzluluğu, çamur
filtresinin tuzluluğundan fazla ise sapma sola doğru (-) olur, tersi ise sağa doğru (+)
sapma olur. Tabaka suyu ile çamur filtresinin tuzluluklarının aynı olması halinde ise SP
de sapma gözlenmez. Kalın ve temiz tabakalar karşısında şeyl baz hattından itibaren
olan SP sapması statik (SSP) olarak bilinir.
Kuyuda iletken çamur olmaması halinde SP logu alınamaz. Çünkü bu durumda SP
elektrotu ile tabaka arasında elektriksel süreklilik sağlanamaz. Ayrıca formasyon suyu
rezistivitesi çamur filtresinin rezistivitesine eşit olursa SP sapması gözlenemez.
Bilhassa yanal fasiyes değişimleri SP ölçümleri sayesinde kolaylıkla ayırtedilebilir.
SP eğrisinin eğimi, çamurdan geçen akımın yoğunluğu ile doğru orantılıdır. Geçirgen
tabaka karşısında SP eğrisinin şekli ve sapma miktarı; geçirgen tabakanın kalınlığına,
rezistivitesine, invazyon zonunun rezistivitesine, çapına, en yakın şeyl zonunun
rezistivitesine, çamur rezistivitesine, ve kuyu çapına bağlıdır.
SP Logu’nun kullanıldığı yerler:
- Gözenekli ve geçirgen tabakaların belirlenmesinde,
- Tabaka sınırlarının belirlenmesinde,
- Tabaka killiliği hakkında kalitatif bilgilerin edinilmesinde,
- Litoloji tespitinde,
- Tabaka suyu rezistivitesinin bulunmasında.
SP Loguyla korelasyon örneği
Tane boyu ile SP arasındaki ilişki
Log Eğrisi Biçimleri ile Çökelmeye İlişkin İncelemeler:
Çökelme gözlemleri (tane iriliği dağılımı, taş dokusu ve çökelme dizisi boyunca
devreler içindeki mineral dağılımı) çeşitli tortullar içinde neden olan farklı kıyı çizgisi
işlemlerini ve niteliklerini göstermiştir. Belirli çökelme devrelerinin SP ve kısa normal,
indüksiyon ve kondüktivite eğrileri biçimlerinden tanınabileceği belirlenmiştir.
Kum birikintileri nicelik ve nitelik bakımından karakterize edilmiştir. Buna göre:
- Regresif kum (regressive sand),
- Transgresif kum (transgressive sand),
- Deniz açığı kum barı (offshore sand bar),
- Kanal dolgusu kum barı (channel fill sand bar),
- Türbiditler (turbidites),
Yapıcı delta çökelim dizisi (constructive delta serie), olarak yorumlanabilir.
SP eğri biçimlerinden tanınabilen
kuramsal çökelim örnekleri
Radyoaktivite Logları ve Özellikleri :
A. Gamma Ray Logu (GR) :
Gamma Ray Logu tabakanın doğal radyoaktivitesini ölçer. Radyoaktif elementler
Uranyum (U), Toryum (Th) ve Potasyum (K) genellikle şeyl ve killer içinde konsantre
olduğu için sedimanter kayaçlardaki şeyl miktarını yansıtır. GR logunun birimi ton
başına mikrogram radyum eşdeğeri veya saniyede ışınım sayısı (API) olarak alınır.
Düşük geçirgenlikte log, sağa doğru kayar. Geçirgen formasyonlarda ise radyoaktivite
düşüktür. Bunlar, tabaka suları içinde erimiş radyoaktif tuzlar bulunmayan veya volkan
külleri, bozunmuş granit gibi malzeme içermeyen temiz tabakalardır. Şeyllerle, temiz
rezervuar kayaçlar arasındaki bu yüksek radyoaktivite farkı sayesinde rezervuar
kayaçlarla şeylli zonlar ayırt edilebilir.
Kiltaşı, marn ve potasyum tuzları, duraysız K40 izotopları içerir. Bu kayaçlarda
radyoaktif bir özellik gösterir. Bu nedenle, bu tip kayaçları radyoaktif özellikleri olmayan
veya çok az olan kumtaşı, anhidrit ve kaya tuzundan ayırmak çok kolay olur.
Tabaka içindeki radyoaktif elementler (Th, K, U) atom çekirdeklerinden devamlı olarak
radyoaktif alfa beta ve gamma ışınları yayarlar. Bu ışınlar çarpışma sonucu enerji
kaybederler ve GR Logu ile enerji seviyesi 0.04-3.2 Mev olan gamma ışınları özel
dedektörler tarafından sayılabilirler. GR logu API birimine göre kalibre edilir. GR
logunun en önemli özelliklerinden biri muhafaza borusu arkasından da
alınabilmesidir. Böylece kuyu tamamlama ve üretim çalışmalarında korelasyon amacı
ile kullanılabilir. SP logunun alınmadığı boş ve petrol bazlı çamur kullanılan kuyularda
alınabilir.
GR Logunun Kullanıldığı Yerler:
- SP logunun kullanılmadığı yerlerde şeyl tabakalarının belirlenmesinde,
- Tabaka içindeki şeyli yansıttığı için şeyl miktarının kantitatif olarak hesaplanmasında,
- Yanal litofasiyes değişimlerinin saptanmasında,
- Potasyum ve Uranyum gibi radyoaktif minerallerin bulunmasında,
- Kömür tabakası gibi radyoaktif olmayan minerallerin yayılımının tespitinde,
- Açık kuyularda alınan loglarda derinlik korelasyonunda,
- Uzun süre üretim yapan eski kuyularda formasyon suyunun büyük oranlarda geçtiği zondaki radyasyon seviyesinin belirlenmesinde.
Doğal radyoaktiviteyi oluşturan U, K ve Th, şeyller içinde yoğunlaşmıştır ve şeyllerin
rengi koyulaştıkça radyoaktiviteleri de artar. Şeyllerin radyoaktivitesinde gözlenen
bu değişimden dolayı GR logunda SP’de olduğu gibi düzgün şeyl hattı olmaz. Temiz
rezervuar kayaçlar düşük radyoaktivite gösterir ancak kendi içindeki kireçtaşlarının
radyoaktivitesi dolomitlerden, dolomitlerin radyoaktivitesi de kumtaşlarından daha
azdır.
GR Logu’nun litolojiye
bağlı olarak değişimi
B. Tabii Radyoaktivite Logu (NGT)
GR logunda olduğu gibi NGT logu da tabakanın doğal radyoaktivitesini ölçer. Ancak
ondan farklı olarak üç radyoaktif elementin (U, Th, K) doğal olarak yaydıkları gamma
ışınlarının enerjilerini ölçerek kayaç içindeki yüzdelerini belirler. Doğadaki gamma
ışınlarının büyük bir kısmı üç radyoaktif izotopun başka izotoplara dönüşmesi
esnasında oluşur. Potasyum, Argon 40’a dönüştüğünde 1.46 Mev gamma ışını
yayar, Toryum ve Uranyum ise dengeli bir izotop oluşturana kadar ara aşamalarda
birçok izotop oluşturur. Bu oluşumlar sırasında ortama yayılan gamma ışınları
tabakanın doğal radyoaktivitesini oluşturur ve bunlar dedektöre ulaşana kadar
sürekli enerji kaybederler. Logun birimi ise saniyede ışınım sayısı olarak alınır.
Kullanıldığı Yerler:
- Kuyular arasında korelasyon yapılmasında,
- Diğer loglardan killerle ilgili elde edilen verilere tamamlayıcı bilgi sağlanmasında,
- Kil tiplerinin ayırt edilmesinde, kil hacminin bulunmasında,
- Diğer radyoaktif mineralleri belirliyerek, karmaşık litolojilerde gerçek litolojinin bulunmasında,
- Stilolit, çatlak ve uyumsuzlukların belirlenmesinde,
- Uranyum (Uranyum madenlerinde), potasyum (evaporitlerde) ve organik hidrokarbon potansiyelinin belirlenmesinde,
- Fasiyes ve çökelim ortamlarının belirlenmesinde,
- Radyoaktif minerallerin bulunmasında ve yorumlanmasında.
Toryum: Yerkabuğundaki konsantrasyonu % 12 ppm. dir. Suda erimez, bu yüzden
bulunduğu ortamda kalır, ağır minerallerle birlikte bulunur. Genellikle şeyllerle birlikte
bulunur ve kil hacminin (Vsh) bulunmasında kullanılır. Toryum içeren kaynak kayalar
sialik magmatik kayaçlardır. Toryum eriyebilen ve kolaylıkla hidrolize olabilen mineral
olmadığından bulunduğu ortamda kalır ve kalıcı mineraller (Boksit, kil mineralleri gibi)
içinde konsantre olur.
Potasyum: Yerkabuğundaki konsantrasyonu % 2,6 dır. Suda eriyebilir. Feldspat ve
mikayı gösterir. Potasyum içeren kaynak kayalar sialik magmatik kayaçlar, granit,
granodiyorit, siyenit ve riyolitlerdir.
Uranyum: Yerkabuğundaki konsantrasyonu 3 ppm dır. Suda eriyebilir. Çatlak ve
stilolitlerin içinde birikir. Konsantrasyonu şeyI hacmi ile ilgili değildir. Uranyum içeren
kaynak kayalar sialik magmatik kayaçlardır. Uranyum kolaylıkla uranyum oksitlere
dönüşebilir ve eriyebilir, indirgen ortamlarda organik karbonla birleşir, stilolit ve
çatlaklar içinde birikir.
Ölçümü Etkileyen Faktörler:
NGT okumaları yalnızca üç radyoaktif mineral konsantrasyonuna bağlı değildir. Bunun
yanı sıra kuyu şartları da (kuyu çapı ve çamur ağırlığı) log okumalarını etkiler. Bunun
için düzeltme tabloları kullanılarak gerekli düzeltmeler yapılır.
LİTOLOJİ TESPİTİ
Çok sık olarak temiz kum veya kumtaşları çok düşük radyoaktivite gösterirler. Bunun
nedeni Th,K,U içeriklerinin düşük olmasıdır.
Feldspatik kumtaşları veya arkozlar: Bu tip kumtaşları, genellikle çok düşük Tb/K
oranı gösterirler.
Mika Kumtaşları: Mika kumtaşlarının potasyum içeriği, mika yüzdesine bağlıdır. Mika
ve feldspat yüzdelerinin aynı olduğu durumlarda, kum düşük potasyum içeriği gösterir ki
bunun nedeni mikanın potasyum içeriğinin feldspatlara oranla düşük olmasıdır. Aynı
zamanda toryum içeriği daha yüksek olacaktır. Kumtaşlarındaki ağır mineraller çok sık
olarak, zirkon, sifen, monazit gibi ağır mineraller ile Toryum ve Uranyum içerirler. Bu da
temiz kumtaşlarında radyoaktivite artışına sebep olur. Bu tip kumtaşlarında Th/K oranı
yüksektir.
Karbonat Serileri: Temiz karbonatların orijininde Th bulunmaz. Uranyum yüzdesinin
değişken olması, karbonatın indirgen bir ortamda depolandığını gösterir. Uranyum
pikleri, fosfatlı seviyelere karşılık da gelebilir. Uranyumla birlikte, Th ve K karbonattaki
kil mevcudiyetine işaret eder.
Magmatik Kayaçların Belirlenmesi: Log verilerinden mağmatik kayaç tipinin
belirlenmesinde de yararlanılır. Siyenit dışında pek çok intrüzif magmatik kayaç Th/U
oranını kullanarak belirlenebilmektedir. Bu değerden sapmalar günlenme etkilerini,
yağmurla eritilen uranyumu ya da magma kristalizasyonu öncesi oksitlenme koşullarını
gösterir. Diğer loglar, özellikle litho-density ve sonik loglarla daha doğru bulgular elde
edilir.
Uyumsuzlukların
Tespiti:
Th/K oranındaki
ani değişmeler,
depolanma
esnasındaki
jeolojik koşulların
değişiminin
indikatörüdürler. Bu
da uyumsuzluklara
bağlılık gösterir.